top of page

Amerika’da geçireceğim son birkaç ay ve herkesin dilinde bir CrossFit’tir gidiyor. Çok hızlı popüler olan bir spor kültürü. Giden herkes inanılmaz memnun kalıyor. Peki nedir ki bu CrossFit? “Yeni bir fitness merkezi muhtemelen... İnsanlar bayılır gittikleri spor salonlarını, pilates derslerini, yoga seanslarını abartmaya” diyor ve umursamıyorum.

 

Üniversiteyle beraber profesyonel spor kariyerim de son buluyor. Türkiye’ye dönüyorum. Kendimi oyalayacak bir şeyler bulmalı şimdi. Ahh... CrossFit! “Amerika’da çok meşhur oluyordu, Türkiye’de de mi bir tane açsak acaba” diyerek ulu Google’a soruyorum. Aldığım cevap çok ilginç. Evimin dibinde bir adet CrossFit salonu var. Hem de Türkiye’nin ilk resmi CrossFit salonu.

 

Soluğu hiç beklemeden CrossFit 34’te alıyorum. İçeriye giriyorum ve inşaat halinde bir mekanla karşılaşıyorum. Dur bir dakika! Bu mekan inşaat halinde değil. İçeride halter kaldıran, barlara tırmanan, koşan insanlar var. “Peki aletler nerede” diye soruyorum kendime. Çok sonra öğreniyorum ki CrossFit’te aletler yok, duygular var!

Peki Aletler Nerede?

crossfit, spor, fitness, halter, ağırlık

Yazı: Mehmet Nafiz Duru,

      

Aldığım bilgiler tatmin edici. Hiç beklemeden kaydoluyorum ve aynı gün derse giriyorum. İlk haftalar kolay. E sporcuyuz sonuçta, olsun o kadar. “Yerim ulan ben bu CrossFit’i” diyorum içimden. Alıştırma haftalarını, biraz da ekstra eforla, kısa sürede bitiriyorum ve sıra geliyor baba derslere.

 

WOD - Workout of the Day - diyorlar günün programına. Hergün tek bir program var. Herkes aynı hareketleri, kendineuygun ağırlıklarla, en kısa sürede tamamlamaya çalışıyor. Amaç vücudu limitine kadar zorlamak. Ben de grupla beraber giriyorum. “Açılın, sporcuyum ben” edası var bünyemde. Bakınıyorum etrafıma kim ne kadar ağırlık koyuyor. Hiçbiri dev gibi adamlar değil. Bir çoğu benden ince bile. Fakat antrenörler koyduğum ağırlıkları fazla buluyor. Serde delikanlılık var, “yaparım ben problem değil” diyorum, izin vermiyorlar.

Antrenman başlayınca anlıyorum neden izin vermediklerini. O cılız dediğim adamlar cayır cayır çalışırken, ben vücudumda nefes alacak yeni organlar keşfediyorum. CrossFit’i sıradan fitnesstan ayıran en önemli özelliklerden birini işe tam o an keşfediyorum; vücudunu boş kaslarla orantısız şekilde şişirmiyor, tam tersine sıkılaştırıyorsun.

 

Genel güç ve kondüsyon programı CrossFit, kardiyovasküler dayanıklılık, iş yapabilme kapasitesi, güç, esneklik, patlayıcı kuvvet, hız, koordinasyon, çeviklik, denge ve vücut kontrolü olmak üzere tanımlanmış 10 temel fiziksel özelliğin gelişimini hedefliyor. Sıradan fitness antrenmanlarının aksine CrossFit, tek bir bölgeyi izole olarak değil, birden fazla eklemin ve ana kas grubunun dahil olduğu, kısa süreli ve yoğunluğu yüksek antremanlara bütün vücudu dengeli olarak çalıştırıyor. Bilimsel dayanaklar üzerine inşa edilen CrossFit metodu, olimpik halter teknikleri, temel jimnastik hareketleri ve atletizmin birleşiminden oluşuyor.

 

Milli bir sporcu olarak hayatımın kayda değer kısmını salonlarda geçirdim. Zorlu antrenörlerle çalıştım. Ağırlıklar kaldırdıp, kilometreler koştum. Ancak hiçbir zaman, vücüdumun CrossFit’e başladığım ilk ayki kadar geliştiğine tanık olmadım. Buna yalnızca ben değil, etrafımdaki insanlar da inanamadı.

 

Amerika’da fark ettiğim o “CrossFit’e giden herkes çok memnun kalıyor” akımı Türkiye’de de devam ediyor. Koyveriyorum bende ve akıma katılıyorum. Artık ben de yolda, sokakta, gece hayatında arkadaşlarını “abi CrossFit diye muhteşem bir şey var” cümlesiyle sıkboğaz edenlerdenim.

 

CrossFit’e her gelenin bu sporu sevmesinin bir sebebi var. Burada “aletler yok, duygular var” derken mübala etmiyordum. Her ne kadar çalışmalar bireysel olarak tamamlansa da, program sırasında eşsiz bir takım ruhu var. Antrenman sırasında acı, bittiğindeyse gurur var. Kötü bir gün geçirenin başında onu gaza getirenler var. Salona bağırışlar var, “haydi millet, dayanın çok az kaldı, bırakmayın sakın, devam edin!” Aradaki tatlı rekabete karşın salonda herkesin bildiği bir şey var; burada en son bitiren de en az ilk bitiren kadar değerlidir.

İlk CrossFit salonu 2000 yılında, Greg Glassman tarafından Santa Cruz, California Polis Departmanı’nı eğitmek üzere kurulmuş. Bir yıl sonra ise Glassman tüm çalışmalarını yayınladığı Crossfit.com platformunu kurmuş. Radyo ve basılı medyada gördüğü ilgi ile hızla büyüyen CrossFit, üyelik yöntemi ile 2005 yılında 18 salona ulaşmış. Bugün ise tüm dünyada 7,200’ü aşkın CrossFit salonu bulunuyor. Bu salonlardan bir tanesi de Türkiye’nin ilk resmi CrossFit salonu CrossFit 34. Kurucusu Mehmet Kilimci’ye sorduk, o da anlattı...

crossfit, crossfit 34, halter, güç
CrossFit ile ilk olarak nasıl tanıstınız?
 

CrossFit ile tanışmam Fırat Tarhan sayesinde oldu. Kendisi bu spora Crossfit.com aracılığıyla başlamıştı. Ben de o zamanlar çalıştığı salona üyeydim. Beraber antrenman yapmaya başladık. Oradan sarıldık bu işe.

 

 

Ne zaman kuruldu Crossfit 34? CrossFit salonu açma fikri nasıl ortaya çıktı?

 

Ekim 2011’de açıldık. Benim zaten bu sektörde bir iş yapma planım vardı. Fırat hocayla kafaya koyduk! O zaman için gerçekten de idealist bir yaklaşımdı diyebiliriz. Fakat bu spora olan sevgimiz ve inancımız bize kuvvet verdi.

 

 

Mehmet Kilimci için CrossFit’i Türkiye’ye getiren adam dememiz dogru olur mu?

 

Getiren dediğimiz zaman sanki dağıtım ya da eğitim hakları benim elimdeymiş gibi bir izlenim doğabilir. Ben sadece Türkiye’deki ilk CrossFit salonunu açtım. Sektördeki bir çok kişiyi bu işle biz tanıştırdık. CrossFit’in ülkemizde yayılmasında payımz çok diyebiliriz.

 

 

CrossFit’i salon fitnessından ayıran nedir?

 

Salon fitnessından ayıran en önemli özellik CrossFit’in bir spor branşı olması. CrossFit halter, jimnastik ve atletizm branşlarından hareketler kullanılarak yapılan bir spor dalıdır. Her spor dalı gibi genel sağlık, şekilli vücut ya da keyif için yapıldığı gibi, profesyonel olarak da yapılabilir. Fitness klüplerindeki hedeflerle CrossFit hedefleri benzerlik gösterebilir. Ancak farkı bu sporu yapınca çok daha iyi anlıyorsunuz.

CrossFit, performans açısından çok zorlu çalısmalar içeriyor. Bu sporu herkes yapabilir mi?
 

Rahatsızlıklar ve sakatlıklar bulunmadığı sürece herkes bu sporu yapabilir. Bu sorunuza bir örnekle cevap vereceğim. CrossFit sporunun zor olduğu algısını genelde izlediğimiz videolardan ediniyoruz. Herhangi başka bir branş, mesela NBA videolarını da YouTube üzerinden izleyenler “off bu spor çok zor, adamlara bak nasıl smaç basıyorlar. Ben bunu yapamam, en iyisi basketbola başlamayayım” diyebilir. İzlediğimiz bir çok CrossFit videosu profesyonel atletlerin performanslarından oluşuyor ve bu da CrossFit henüz tanınmadığı için göz korkutabiliyor. Biz bir CrossFit salonuyuz, size bu sporu öğretmek ve ilerletmek için varız. Aynı basketbol kurslarının ilk gün top sektirmeyi öğrettiği, smaç basmaya zorlamadığı gibi, biz de üyelerimize bu sporu yavaş yavaş öğretiyoruz. Engelleri, sakatlıkları ya da farklı sağlık problemleri olanlar için de farklı çalışmalarımız var. Sonuçta bizim bir amacımız da sizi daha sağlıklı bireyler yapmak.

 

 

Dünyada çok büyük CrossFit müsabakaları oluyor. Ülkemizde de bu tür yarısmalar görecek miyiz?
 

Bahsettiğiniz türden yarışmaları görmek için doğru sponsorların desteğine ihtiyacı var bu sporun. CrossFit ilerledikçe umarım bunu da göreceğiz. Şimdilik biz minimum sponsor ile elimizden gelen büyüklükte yarışmalar yapmaya çalışıyoruz. Bunlardan en sonuncusu ise 15 Haziran’da düzenlenecek.  Detaylı bilgi için Istanbulthrowdown.com’u ziyaret edebilirsiniz.

Teknolojiden de geri kalmadınız. Salondaki yazı tahtalarıdan birini kaldırıp yerine iki adet ekran koydunuz. Bize kısaca bu yeni sisteminizden bahseder misiniz?

 

Bu sistemi Amerika’lı Wodify şirketinden satın aldık. Üyelerin koçlarla ve diğer üyelerle iletişiminin yanı sıra, raporlamayı kolaylaştırıyor. Amacımız, antrenman verilerimizi bu sisteme düzenli olarak girerek, zaman içinde hem koçların kontrol edeceği, hem de üyelerin faydalanacağı performans raporları elde etmek.

side plank, karın kası
Paylas:
Begen:
“CrossFit sizi öldürebilir. Bu konuda herzaman dürüst oldum.”
– Greg Glassman
bottom of page