Deneysel ve özgürlükçü bir ruha sahipsen Lomography tam da sana göre!
Son teknoloji dijital kameraların başarısı tabii ki kanıksanamaz. Fakat her alanda olduğu gibi fotoğrafta da geçmişe dönüş var. Üstelik ilk olarak 1982 senelerinde keşfedilen Lomography, retro çizgisini koruyan yeni ürünleriyle piyasaya çıkıyor.
Hızlı bir giriş oldu, ben Lomography nedir kısaca ondan bahsedeyim. Lomography, birçok değişik çekim özelliklerine sahip analog kameraları kişilerle buluşturan bir markadır. Öyle ki her bir modelin birçok farklı renk ve tasarımda kameraları bulunuyor. Bana soracak olursan, herkesin karakterine uygun bir kamera mevcut.
Profesyonel veya amatör olman da hiç önemli değil. Başta da dediğim gibi; Lomography kullanıcısına deneysel bir tecrübe kazandırıyor. Üstelik “10 Altın Kural” dedikleri, ilk kullanmaya başlayanlar için bir çeşit kullanım kılavuzları var. Öte yandan çalışanlar da kamera sahiplerini çok güzel yönlendiriyor. Bununla da yetinmeyip - gitmenizi şiddetle tavsiye ettiğim Galata’daki yerlerinde - çeşitli workshoplar düzenliyorlar. Eğer bu da yetmediyse, yine mağazalarında gerçekleşen birçok etkinlik ve partilere katılabilirsin.

Lomography
Yazı: Burcu Erim

Anlayacağın Lomography hayal gücünle doğru orantılı bir marka. Hayal gücün ne kadar genişse, çektiğin kareler de o kadar inanılmaz olur ve senin için yeni bir dünya yaratır. Tam tersi de geçerli; çektiğin kareleri gördükçe sana ilham veren bir markadır Lomography.
Çoklu pozlamadan, ışık oyunlarına, panaromik çekimden, geniş açılı çekimlere kadar birçok özellik bulabilirsin. Saymakla bitmiyor! Sadece tek yapman gereken, aldığın kamerayı hep yanında taşımak. Çünkü dedikleri gibi, ne zaman nerde bir kare yakalayacağın belli olmaz.
Hangi modelin sana uygun olduğunu kestirmek zor olabilir ama hiç problem değil. Çalışan arkadaşlardan birine aklındaki fikirleri söylediğin zaman, ne çeşit birşey istediğin konusunda seni yönlendiriyorlar zaten. Kendimden örnek verecek olursam, ben La Sardina modelini kullanıyorum. Yurtdışına gideceğimi, hep yanımda bulundurmak ve siteme fotoğraflar yüklemek istediğimi söyledim ve bana birkaç kamera önerdi. Herbirinin de içinde renklerine göre ayrılan modelleri mevcut. Ben La Sardina kategorisinden St. Tropez’i seçtim ve baya memnun kaldım. Fish Eye modellerini de öneriyorum. Bir de Diana F+ flashlı modeli şu aralar çok satılanlardan. Öyle ki Walking Dead’in 4. Sezon 2. Bölümünde bu kamera geçiyor.
![]() |
---|
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fiyat yelpazesi de geniş olduğu için kişiyi zorlamıyorlar. Her keseye uygun tatlış kameralar mevcut. Hediye olarak düşünmekte de fayda var. Şimdi birine Lomo kamera alsan, bu markayı bilen biriyse eğer eminim ki o kişi havalara uçar. Çekilişleri kovalamayı unutma.
Bir Lomocu olmak isteyip istemediğinden emin değilsen seni şöyle Lomography Türkiye Genel Müdürü Nural İdrisoğlu ile yaptığım röportaja alayım. Hayallerinin peşinden koşarken, kameraları sana da yol gösterecektir!
Siz de sıkı bir Lomography kullanıcısı mısınız? Favori kameranız hangisi?
Tabii ki! Şu an 25’i aşkın fotoğraf makinem var, bunlardan sadece 2 tanesi Zenit ve Smena gibi orijinal Rus makineler, diğer hepsi Lomography ürünü. En sevdiğim makineyi seçmek biraz zor. Sanırım benim için önemli 3 makine var. Bunlardan biri Diana F+, Diana F+ benim ilk makinelerimden biriydi. Lomography sitesinden tanıştığım Rus Lomography ekibi ile birlikte bir workshop düzenleyip, St. Petersburg’da 30 kişilik bir ekibe Diana F+’yı anlattım. Bunun dışında Spinner 360 benim için çok özel bir fotoğraf makinesi. Lomography sitesinde gördüğüm “Lomography’s Got Talent” yarışmasında makine lansmanından önce Spinner 360’ın test kullanıcısı seçildim. Hatta o dönem benimle bir röportaj yapıldı. Son olarak da LC-Wide! LC-Wide Lomography Türkiye’den aldığım ilk fotoğraf makinesi ve kesinlikle çantamdan çıkartmıyorum!
Yalnızca kamera satmıyor, ürünlerinizin nasıl daha efektif kullanıldıgı ile ilgili workshoplar da düzenliyorsunuz. Bize biraz bunlardan bahsedebilir misiniz? Ne tür workshoplarınız var? Workshoplarda atmosfer nasıl?
Her ay düzenli bir workshop ve etkinlik takvimimiz oluyor. Workshop’larımızın bir kısmı daha makine bazlı, örneğin Diana F+ ya da La Sardina gibi tek bir makine üzerinden gidiyoruz. Bazen de ışık oyunları gibi daha teknik ağırlıklı workshoplarımız oluyor. Önce, mağazada makineyi anlatıyoruz. Sonrasında da çıkıp hep bereber fotoğraf çekimi yapıyoruz. Workshop’larda makinesi olmayanlar, bizden makine de ödünç alabiliyorlar. Workshop takvimimizi etkinlik sayfamızdan takip etmek mümkün.
Workshopların yanı sıra çesitli etkinlikleriniz de oluyor sanırım. Ben cadılar bayramı eglencenizi görebilmistim sadece. Baska hangi konseptlerde etkinlikler düzenliyorsunuz?
Genelde her ay workshopların yanında bir de partimiz oluyor. Bunların bir kısmı, senin de katıldığın gibi daha eğlence odaklı, bir kısmı da ürün lansmanları oluyor. Tabii ki sergi açılışlarımız da var, Aralık ayında Dilan Bozyel ve Mabel Matiz’in ortak çalışması olan “Aramızda Kalanlar” sergisine ev sahipliği yaptık, Ocak ayında ise fotoğrafçı Dilek Öztürk’ün bir sergisi duvarımızı süsleyecek.
Websitesi üzerinde “piggy” isimli bir para birimi ve buna baglı online ödeme sistemi kullanıyorsunuz. Bizi biraz bu konuda bilgilendirebilir misiniz?
Piggy puanlar aslında domuzcuk kumbarasında biriktirdiğimiz bozuk paralar bir nevi. Siteye üye olunca, makale yazınca ya da haftanın evi/fotoğrafı seçilince piggy puan kazanıyor topluluk üyelerimiz. Sonra bu puanları online dükkandan yaptıkları alışverişlerde indirim olarak kullanabiliyorlar.
Paylas:
Lomography’nin hangi kitleye hitap ettiginizi düsünüyorsunuz? Genç, yaslı? Kadın, erkek? Tarzlarına göre kullanıcılarınızı punk, rock, hipster gibi sınıflandırmak mümkün mü?
40’lı yaşlarında Horizon Kompakt alan erkekler de var, 15 yaşında Diana F+ alan genç kızlar da. Türkiye’deki kitle diğer ülkelere göre biraz daha genç. Bulunduğumuz mekan ve mağaza tasarımından dolayı biraz “hipster” olarak algılanıyoruz sanırım. Ancak çok farklı kitlelerden de makinelerimize ilgi gösterenler var.
Dijital kameralar sektörde önemli bir paya sahip. Akıllı telefonların kameraları da gün geçtikçe gelisiyor. Öte yandan stil sahibi analog kamera üreticisi olarak kendinizi digerlerinden ayırıyorsunuz. Bu rekabette sesinizi nasıl duyuruyorsunuz? Potansiyel müşterilerinize nasıl ulasıyorsunuz?
Bizim diğer markalar gibi öyle büyük reklam bütçelerimiz yok, bunu çok da tercih etmiyoruz zaten. Biz gücümüzü topluluğumuzdan alıyoruz. Uluslararası topluluğumuzda 1.000.000’u aşkın üyemiz var. Sitemiz kullanıcılara sınırsız fotoğraf yükleme alanı sunuyor. Ayrıca üyelerimiz yarışmalara katılabiliyor, kendi deneyimlerini makaleler yazarak paylaşabiliyorlar. Bunun yanı sıra ortaklıklarımız da oluyor. Festivallerde çeşitli etkinlikler yapıyor ve her ay farklı ünlüleri LomoAmigo olarak sitemizde yayınlıyoruz. Bu ortaklıklar da bizi yeni kitlelerle buluşturuyor.
Kullanıcılardan hergün binlerce fotograf geliyor. İçlerinde sizi sasırtan çalısmalar var mı?
Çok ilginç fotoğraf çekenler var! Benim en çılgın deneyimim, bulaşık makinesinde yıkadığım bir filmi kullanmak olmuştu. Uluslararası sitede, splitzer ile filmin iki yüzünü de pozlayan, ya da hayaletleme gibi farklı tekniklerde fotoğraflar paylaşan üyeler var. Türkiye'de farklı deneyler yapanların sayısı giderek artıyor, son zamanlarda ilginç bulduğum birkaç deney arasında biber gazı sıkılmış, cam sile batırılmış ya da turşu suyunda bekletilmiş filmlerle yapılan çekimler var.
Müsterilerinize satın almak üzere çanta, t-shirt ve bilimum aksesuar da sunuyorsunuz. Bunda kameraların modaya hitap etmesinin bir etkisi var mı?
Biz aslında analog yaşama dair her şeyi sunmaya çalışıyoruz. Bu da makinelerin dışında filmler, kitaplar, şehir rehberleri, kırtasiye ve moda ürünlerini içeriyor. Bizden defter de alabilirsiniz, çanta da...
Bizce yenilik katması amacıyla Lomography, moda çekimleri, basılı medya, reklamcılık gibi profesyonel alanlarda kullanılabılır. Siz bu konuda ne düsünüyorsunuz? Teknik olarak kameralarınız buna elverisli mi? Sizce alınan sonuçlar profesyonel kullanıcıları memnun eder mi?
Tabii ki kullanılabilir! Daha önce birkaç moda bloğu, çekimlerinde bizim ürünlerimizi kullandı. Yakın zamanda bir müzik videosunda LomoKino kullanıldı. Gelecek yıl içinde yine farklı alanlarda daha profesyonel çekim planlarımız var. Çekim yapılan ortama göre doğru makine ve doğru film tercih edildiği sürece sonuçlar kesinlikle tatmin edici oluyor!
Uyarı vermeden bitiremeyeceğim. Bir kamera almaya başladın mı diğer modelleriyle de devamı geliyor. Seni de Lomo dünyasına bekliyoruz...
Begen:
Sanat ve moda basta olmak üzere pek çok alanda eskiye dönüs oldugu bir gerçek. Bunu analog kameralar için de söyleyebilir miyiz? Yoksa bu sadece Lomography için mi geçerli?
Analog fotoğrafçılığa geri dönüş son 5 yıldır yükselişte, ama hala çok sık “film rahat bulunur mu, film banyosu zor mudur?” gibi sorular geliyordu analog fotoğrafa biraz şüpheli bakanlardan. Lomography biraz bu zorlukların aslında tahmin edildiği gibi olmadığını gösterdi fotoğraf severlere. Film bulmak ya da film banyosu yaptırmak aslında oldukça kolay süreçler. Hatta yakın zamanda Kodak Alaris’le yaptığımız anlaşma ile tüm analog severlere daha fazla film üretme sözü verdik. Bu da Lomography’nin “Gelecek Analogda” sözünü bir kere daha teyit ettiğinin kanıtı!
Video: Beren Girit, Can Avcı & Ümit Kınoğlu